8 MART DÜNYA EMEKÇİ KADINLAR GÜNÜ
“Bizim topraklarda önce Kadınlar uyanır, sonra Güneş doğar; çünkü Güneşi Kadınlar doğurur.” Ezidi Atasözü. Güneşi Doğuranlara Selam Olsun.
8 Mart’ı niçin işçi-emekçi kadınların mücadele günü olarak anıyoruz ve kutluyoruz kısaca ona değinelim: 8 Mart kutlamalarının ilk ortaya çıkışının doğrudan sınıfsal ve işçi-emekçi kadınlarla ilişkili olduğunu tarihsel bir gerçek olduğunu hepimiz biliyoruz. Bu amaçla önce, tarihsel olarak ortaya çıkışında ve gelişiminde 8 Mart’a nasıl bir içerik yüklendiğini açıklığa kavuşturalım. Ardından, günümüzde de 8 Mart’ı niçin “emekçi kadınların” günü olarak gördüğümüzü ele alalım. Kadın hareketinin veya kadınların özgürlük mücadelesi, toplumsal mücadelelerden, dolayısıyla sınıf mücadelesinden ayrı ve bağımsız değildir.
Modern anlamda kadın-erkek eşitlik arayışının kökenleri ise tamda sınıf mücadelesinin kökenlerinde yatıyor. Bu günün “emekçi kadınlar günü” değil de, “kadınlar günü” olduğunu iddia etmek, 8 Mart’a ilk olarak önerildiğinde yüklenen anlamı görmezlikten gelmektir. Bu gün, daha en başından bu yana işçi-emekçi kadınların yürüttüğü mücadeleyle doğmuş ve daha sonraki tarihlerde de hep işçi-emekçi kadınlara ithaf edilmiştir. Kapitalist üretim biçiminin ortaya çıkışıyla beraber, işçi sınıfı ağır sömürü koşullarına karşı, sermaye sınıfına karşı devamlı mücadele yürütmüştür.
İşçi sınıfı içerisinde kadın işgücü, sermaye sınıfı için “en ucuz” ve “uysal” bir işgücü olarak görülmüş ve sömürülmesi kolay olarak görülen proleter kadın iktisadi yaşam mekanizmasının içine çekilmiş. Bununla birlikte işçi sınıfının kurtuluş mücadelesi içinde proleter kadınlar kendilerine özgü taleplerle yer almışlardır. 1889 yılında Paris’te Kuruluş Kongresi’ni yapan II. Enternasyonal’e (Enternasyonal, Uluslararası İşçiler Birliği’ne) katılan kadın delegelerinin kadın sorununa yaklaşımına baktığımızda, bariz bir şekilde proleter kadınların sorunlarıyla ilgilendiklerini görürüz: Örneğin bu Kuruluş Kongresi’nde, yani daha 1889 yılında, Clara ZETKİN aynı zamanda “Alman Kadın İşçiler Birliğ”nin temsilcisi sıfatıyla yer alıyor. ZETKİN, bu kongreye “Kadının Kurtuluşu İçin” başlığını taşıyan bir rapor da sunuyor.
1910’lu yıllar, iki öncü, devrimci kadın Clara ZETKİN ve Rosa LUXEMBURG!
ZETKİN’in, “Almanya’da Proleter Kadın Hareketi’nin tarihine ilişkin” başlıklı yazısında değindiği bu rapor sonucunda, Kongre: “kadınların çalışmasının yasaklanmasına karşı cephe alır ve proleter kadınların işçi sınıfının mücadele saflarına katılmasını talep eder.” 1900’lerin başında yani birinci paylaşım savaşı yıllarında burjuvazi, milliyetçiliği işçi sınıfının enternasyonal mücadelesini bölmenin en etkili aracı olarak kullanırken, Roza LUXEMBURG ve Clara ZETKİN gibi devrimci halk önderleri ise işçi sınıfının enternasyonalist dayanışmasından söz ederler. Bu dönemde işçi-emekçi erkeklerin de farklı ülkelerde farklı tarihlerde olmak üzere, oy (seçme ve seçilme) hakkını yeni yeni kazanmaya başladıklarını, daha önce yalnızca ‘mülk sahipleri’nin oy kullanma hakkının bulunduğunu göz önünde bulunduralım. Oysa o dönemde komünist hareket, ayrımsız kadınların da oy hakkını savunuyordu.
Clara ZETKİN, 1906’daki o dönemin komünist partisi olan sosyal demokrat parti kongresinde, kadınların seçim hakkına ilişkin raporunda sosyalist kadın hareketi ile burjuva kadın hareketinin “oy hakkı” konusundaki ilkesel karşıtlığını şu şekilde ifade ediyordu: “Proleter kadın yalnızca iktisadi ve kültürel yaşam çıkarlarını savunmak için seçim hakkına ihtiyaç duymuyor, seçim hakkına örneğin kendi sınıfının erkek dünyasına karşı mücadele etmek için değil, bilakis her şeyden önce kapitalistler sınıfına karşı mücadele etmek için ihtiyaç duyuyor. Ve dolayısıyla o, burjuva topluma, kapitalist iktisat düzenine dayanak olmak için toplumsal reformu talep etmiyor. Biz erkekle eşit politik hakları, bu toplumu devirmek için; yasal engellerle engellenmeden birlikte çalışmak için talep ediyoruz.” II. Enternasyonal’in bünyesinde 17 Ağustos 1907 tarihinde Stuttgart’ta 1. Uluslararası Sosyalist Kadınlar Konferansı toplanır. Bu konferans “Uluslararası Sosyalist Kadınlar Sekretaryasını” oluşturur. Bu görevi, 1917 yılına kadar Clara ZETKİN yürütür. Bu konferans kararlarının tümü, kadının iktisadi ve toplumsal hayatta tam eşitliğini kendine şiar edinir.
8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar gününün tarihçesi oldukça acıdır. 8 Mart, işçi-emekçi kadınlarının erkek egemen sisteme başkaldırış ve direniş tarihinin adıdır. Her şey, 1857 yılının 8 Mart’ında Amerika’nın New York kentinde dokuma işçisi olarak çalışan 40 bin kadının düşük ücretlerini, uzun çalışma saatlerini ve insanlık dışı çalışma koşullarını protesto etmek üzere bir tekstil fabrikasındaki grevi ile başlar. Grevci işçilerin talepleri arasında 16 saatlik işgününün 10 saate indirilmesi ve ücretlerin yükseltilmesi bulunur. O gün direnişi kırmak isteyen patronlar ve devlet güçleri fabrikaya saldırır. Kadın işçilerin dışarıdan destek görmelerini engellemek için kadın işçiler fabrikaya kilitlenir. Fabrikada çıkan yangın sonucunda 129 kadın işçi yanarak yaşamlarını yitirir. Ertesi gün işçilerin cenaze törenine 10 bini aşkın kişi katılır.
1857’de katledilen 129 işçi-emekçi kadınlar.
Yaşananların üzerinden geçen 50 yılın ardından, 1908 yılında 15 bin kadın işçilerin oy hakkı, çalışma saatlerinin azaltılması, çocuk işçi çalıştırılmasının yasaklanması gibi taleplerle ekonomik adaleti temsil eden “Ekmek” ve daha iyi yaşam koşullarını simgeleyen “Güller” sloganıyla yürür. Bu yürüyüş de dünyada büyük yankı uyandırır. Ardından 1909’da Amerikan Sosyalist Partisi Şubat ayının son Pazar gününü “Kadın Günü” olarak kutlanması kararını alır.
26 – 27 Ağustos 1910 tarihinde Danimarka’nın Kopenhag Kentinde 2. Enternasyonale bağlı kadınlar toplantısı (Uluslararası Sosyalist Kadınlar Konferansı) düzenler. Bu kongrenin ana gündemini şu talepler oluşturuyor; kadın işçilere günde sekiz saatlik çalışma süresi talebi, hamile kadın işçilere doğumdan önce 8 haftalık doğum izni talebi, emziren kadınlara süt izni talebi, 12 yaşından küçük çocukların çalıştırılmasının yasaklanması ve işsiz kadınlara sosyal güvenlik talepleri ve ayrıca, kadınlara oy hakkı talebi, bu kongrenin diğer bir gündemidir ve karara da bağlanır. Clara ZETKİN ve yoldaşlarının en büyük dilekleri, işçi sınıfının işçi-emekçi kadınlarının, kapitalizmin boyunduruğundan ve köleliğinden kurtulmasıydı.
İşte bu kongre de Clara ZETKİN, Rosa LUXSEMBURG ve Kate DUNCKER’in önerisi ile 8 Mart 1857 tarihinde Amerika’nın New York kentinde bir tekstil fabrikasında daha iyi çalışma ve yaşam koşulları için eylem yapan ve fabrikada çıkan yangında yaşamlarını yitiren 129 emekçi kadın anısına her yıl sosyalist kadınların uluslararası çapta 8 Mart’ın “Dünya Kadınlar Günü” olarak kutlanması önerisini getirirler ve öneri oybirliğiyle kabul edilir. Bu önerge şu şekildedir: “Her ülke proletaryasının, sınıf bilinçli, siyasi ve sendikal örgütlerinin anlaşmasına göre, tüm ülkelerin sosyalist kadınları her yıl bir günü Kadınlar Günü olarak kutlayacak ve öncelikli hedefleri de kadınların oy hakkını kazanmasını desteklemek olacak. Bu talep, tüm kadın sorununun Sosyalist İlkelerle bağlantılı şekilde ele alınmalı ve kadınlar günü enternasyonal bir karakterde ve dikkatle örgütlenmelidir.” Görüldüğü gibi, “proleter” ve “sosyalist” içerik, “kadın sorunlarına özel bir gün” fikrinin ilk ortaya çıkışında var!
Clara ZETKİN yoldaşlarıyla bir miting alanında!
Clara ZETKİN’in önerisinin kabul edilmesinden sonra, ilk olarak 19 Mart 1911 yılında Uluslararası Kadın Günü ilk kez milyonlarca kadının bir araya geldiği mitinglerle Avusturya, Danimarka, Almanya ve İsviçre’de kitlesel bir biçimde kutlanır. 25 Mart 1911’de New York’taki Triangle Gömlek Fabrikasında çıkan yangında çoğu İtalyan ve Yahudi 140 işçi-emekçi kadın yanarak yaşamlarını yitirir. Ardından Kadın Sendikaları Birliği ve Uluslararası Kadın Tekstil İşçileri Sendikasının çağrısıyla düzenlenen eylemlerde yaklaşık 100.000 kişi sokağa dökülür. Çalışma koşullarının iyileştirilmesi için eylem yaparlar. Kadınlar günü Rusya’da ilk kez 1913’de izinsiz gösterilerle kutlanır. 8 Mart günü kadınlar ekmek ve barış talebiyle sokağa dökülerek devrimi başlatırlar. Ekim Devrimi’nin ardından, 8 Mart resmi tatil ilan edilir ve Sovyetler dönemince “kahraman kadın işçilerin” anısına kutlanır.
1921 yılında Komünist Enternasyonal’in kadın sekretaryasındaki Bulgar kadınların önerisiyle 8 Mart Rusya’da devrimi başlatan ve Amerika’da hakları için mücadele eden ve ölen kadınların anısına Enternasyonal Kadınlar Günü olarak kabul edilir. Gerçekleştirilen anmalarda özellikle kadınlara oy hakkı talebi ve eşit işe eşit ücret, sekiz saatlik işgünü, analık hakları ve de emperyalist savaşların son bulması gibi talepler kadınların önemli talepleri arasında yer alır. Birinci ve ikinci dünya paylaşım savaş yılları arasında bazı ülkelerde 8 Mart Kadınlar Günü yasaklanır. Ancak, 1960’lı yılların sonunda ABD’de binlerce kadının katılımı güçlü bir şekilde 8 Mart anmaları yapılır. Birleşmiş Milletler Genel Kurulu, 16 Aralık 1977 yılında 8 Mart’ı Birleşmiş Milletler Kadın Hakları ve Barış günü olarak kutlanmasını karar altına alır yani “Dünya Kadınlar Günü” olarak kabul eder.
Türkiye’de “Kadınlar Günü” ilk kez 8 Mart 1921 yılında açık bir şekilde Ankara’da TKP üyesi iki kız kardeş tarafından kutlanır. İlerleyen yıllarda da kapalı mekânlarda ve sokaklarda kutlanmalara devam edilir. 1975 yılında İlerici Kadınlar Derneğinin (İKD) önderliğinde İstanbul, Ankara İzmir başta olmak üzere çok kentte kutlanmalar yapılır. 12 Eylül 1980 Askeri Faşist diktatörlüğü bu anmaları kutlamaları yasaklar, bu yasak sonucu 8 Mart’ta, 4 yıl boyunca hiç anma ve kutlama yapılmaz. 1985 yılından itibaren ise her yıl emek örgütleri tarafından direniş, mücadele ve “Dünya Emekçi Kadınlar Günü” günü olarak, çeşitli kadın örgütleri tarafından da “Dünya Kadınlar Günü” olarak kutlanmaya devam edilir.
Günümüzde Türkiyeli kadınlar, ölümsüzleşen kadın direnişçilerden devraldıkları özgürlük bayrağını ülkenin her bölgesinde dalgalandırıyor. Dayanışmayı ilmek ilmek örerek, şiddete, baskıya geçit vermemek için mücadeleye devam ediyor. Sömürüsüz bir dünya için sokakta, evde, fabrikada direnen tüm emekçi kadınlara aşk olsun. Kadın özgürlüğüne düşman olanlara karşı mücadele eden, direnen ve direnişi büyüten tüm kadın yoldaşlara selam olsun.
Bu onurlu ve haklı mücadeleyi verirken yaşamlarını yitiren ezilen kadın yoldaşlarımızı ve de iş kazalarında, (iş cinayetlerinde) yaşamlarını yitiren tüm işçi-emekçi yoldaşlarımızı saygıyla ve özlemle anıyorum. Bin yılların ezilmişliğine, erkek egemen anlayışa bayrak açan kadınların mücadele günü; 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü kutlu olsun. Yaşasın Dünya Emekçi Kadınlar Günü! Sevgiyle. Aşk ile.
Mehmet Kabadayı.
İletişim: [email protected]